NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ دَاوُدَ
بْنِ سُفْيَانَ
حَدَّثَنِي
يَحْيَى بْنُ
حَسَّانَ
أَخْبَرَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ مُوسَى أَبُو
دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ
بْنُ سَعْدِ
بْنِ
سَمُرَةَ
بْنِ
جُنْدُبٍ
حَدَّثَنِي
خُبَيْبُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
عَنْ أَبِيهِ
سُلَيْمَانَ
بْنِ
سَمُرَةَ
عَنْ سَمُرَةَ
بْنِ
جُنْدُبٍ
أَمَّا
بَعْدُ
فَإِنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
سَمَّى
خَيْلَنَا
خَيْلَ
اللَّهِ إِذَا
فَزِعْنَا وَكَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَأْمُرُنَا
إِذَا فَزِعْنَا
بِالْجَمَاعَةِ
وَالصَّبْرِ
وَالسَّكِينَةِ
وَإِذَا
قَاتَلْنَا
Semûre b. Cündüb
(r.a.)'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir;
"Gelelim sadede;
Biz (düşman tehlikesinden) korktuğumuzda Rasûlullah (s.a.v.) süvarilerimizi,
"Ey Allah'ın
süvarileri," diyerek çağır(ır)dı. Ve korkuya kapıldığımız zaman bizden toplu
halde sabırlı ve sakin olmamızı isterdi. Harbe çıktığımız zaman da (aynı
şeyleri emrederdi)"
İzah:
Sadece Ebû Dâvud
rivayet etmiştir.
Nefir savaşa çıkmak
demektir. Metinde geçen kelimesi atlar manasına geldiği gibi süvariler
(atlılar) manasına da gelir. Binâenaleyh kelimesi "Allah'ın atlan"
mânâsına geldiği gibi Allah'ın atlıları manasına da gelebilir. Fakat başına
nida harfi sonuna da emri ilâve edildiği zaman bu kelimenin süvariler manasında
kullanıldığı belirlenmiş olur. Bu bakımdan bazı hadis sarihleri bu babın
başlığında bulunan "ya haylallahi" kelimesinin aslında "Ey
Allah'ın atlarının binicileri" şeklinde zincirleme bir tamlama olduğunu
fakat, bu tamlamadan, "fîrsân" kelimesinin düştüğünü söylemişlerdir.
Suyutî'nin ifâdesine göre, el-Askeri'nin, "el-Emsal" isimli eserinde
rivayet ettiği şu hadiste el-Hayl kelimesi süvariler anlamında kutlanılmıştır:
"Enes b. Mâlik'ten rivayet edildiğine göre; Harise b. en-Nu'man (bir gün),
Ey Allah'ın Nebii,
şehid olmam için bana dua et! dedi. Hz. Nebi de onun için dua etti. Bir gün;
"Ey Allah'ın atlıları atlarınıza bininiz" diye nida edilince ilk
atına binen ve ilk şehid olan atlı Harise olmuştu."
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifte de hayl, "süvari - atlı" manasında kullanılmıştır.
Râğıb-î İsfehânî'nin açıklamasına göre, "Afevtü an sadakati'l-hayl=
"atların zekâtını size bağışladım*' cümlesinde, "hayl" kelimesi,
"atlar" anlamında kullanılmıştır." Görüldüğü gibi mevzumuzu
teşkil eden bu hadisi şerif harbe çıkıldığı zaman süvarilere, "ey Allah'ın
atlıları!" diye nida etmenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.
Hazret-i Nebiin
Allah'ın süvarileri ismini verdiği müslüman süvarileri, bir korkudan dolayı,
"Ey Allah'ın atlıları" diye çağırdığı ilk hadise, hicretin altıncı
yılında cereyan eden zükared, diğer ismiyle Ğâbe gazasıdır. Tarih kitapları bu
gazanın sebebini şöyle anlatırlar: "Nebiimizin Ğâbe meralarında
yayılmakta bulunan sağmal ve doğurmaları yaklaşmış yirmi devesini Uyeyne b.
Hısn el-Fazarî'nin Gatafan ve Fâzereler-den kırk atlı salarak baskın yaptırıp
sürdürmesi ve Ebu Zer el-Gıfârî'nin oğlunu da şehid ettirmesidir."[bk.
Koksal A. Hz. Muhammed (s.a.v.) VI, 20. ]
Bu olayda Hz. Nebi'in
İslâm süvarilerine nida ederek onları harbe çağırışı da tarih kitaplarında
şöyle anlatılıyor:
"Seleme b. el-Ekva'ın
"ya Sabahah!" diyerek bağırdığı Nebiimize haber verildi. Bunun
üzerine "Yetişiniz! yetişiniz!", "Ey Allah'ın süvarileri»
atlarınıza bininiz!" denilerek Medine'de seslenildi.[324]